BAŞKAN MESAJI
Gerek ülkemizde gerek dünyada kadınların her alanda erkekler ile eşitliğinin sağlanması için pek çok alanda yasal düzenlemeler yapılmış olmasına rağmen pratik olarak günlük hayatta kadınlar hâlâ cinsiyet ayrımına bağlı sorunlar yaşamaktadır. Özellikle çalışma hayatında kadınların cinsiyet ayrımına dayalı sorunlar yaşadığına sık sık rastlıyoruz ne yazık ki.
Toplumumuzda bugün geldiğimiz noktada kadınlarımız pek çok alanda kendini ispat etmiş olmasına rağmen, iş yaşamındaki istatistiklere baktığımızda üst düzey yönetici, yönetim kurulu üyeliği, genel müdürlük gibi pozisyonlarda maalesef kadın oranı hala düşük seviyelerdedir. Sigorta sektöründe kadın çalışan oranı %56 iken, kadın yönetici oranı %37, yönetim kurullarında kadın oranı %10 ve kadın genel müdür oranı %7 olarak, gayet düşük seviyelerdedir.
Elbette kadınların annelik, eşlik gibi görevlerinden dolayı kendi iradeleri ile bu pozisyonları tercih etmediklerini düşünebiliriz fakat bu görüş maalesef kısmen doğru. İş yaşamındaki cinsiyet ayrımcılığı pek çok alanda göze çarpmaktadır. Erkeklere göre daha düşük ücrette çalıştırılmak, kariyer ve terfi fırsatlarının daha kısıtlı olması, karar alma süreçlerinde daha az yer almak, sosyal güvenlik olanaklarının kısıtlı olması, göreceli olarak daha az kaliteli işlerde çalıştırılmak; kadınların karşılaştığı en temel sorunlar olarak karşımıza çıkmaktadır.
Hem evde hem işte yaşadığı sorunlar ile, kadınlar gerek psikolojik gerek fiziksel anlamda sağlık sorunları yaşamakta ve bu yaşanan sorunlar aslında hem kişiye hem kuruma, hem ekonomiye, hem aileye bir zarar olarak yansımaktadır. Dolayısıyla kadınların sağlığı, mutluluğu ve refahı için yapılacak her türlü iyileştirme aslında tüm topluma olumlu şeyler kazandıracak olan bir süreçtir.
Güçlü bir kalkınma için kadınların iş hayatında hak ettiği pozisyona gelmesi kaçınılmaz bir gereksinim olarak görünmektedir. TÜİK verilerine göre, erkeklerin istihdama katılım oranı %70 iken kadın katılım oranı %30’un altında kalıyor. Dünya Ekonomik Forumu’nun raporuna göre Türkiye, kadın-erkek ekonomiye katılım arasındaki uçurum açısından 144 ülke arasında 128. sırada. Bu tablo da gösteriyor ki ülkemizde bu alanda yapılması gereken fazlaca iş var.
Bu sebeple, sigorta sektörü özelinde bir grup kadın çalışan olarak bizler tecrübe, bilgi ve donanımımızdan yola çıkarak bir Dernek kurmaya karar verdik. Derneğimizin misyonunun yanlış anlaşılmasını önlemek için bu konuda yapacağımız iletişimin öneminin farkındayız. Bu sebeple bu mektubu paylaşma ihtiyacı duyduk. Derneğimiz KASİDER ( Kadın Sigortacılar Derneği ) , kadın ve erkek çalışanlar arasında kutuplaşma yaratmak gibi bir amaca sahip değildir. Aksine, derneğimiz erkek ve kadın çalışanlar arasında sağlıklı bir denge sağlamak, fırsat eşitliği oluşturmak, iletişimi arttırmak, empatiyi geliştirmek, eşitsizliğin göze çarptığı alanlarda birlikte çalışarak kadınların iş hayatında daha etkin ve daha verimli olması için çalışmalar yapmak amacını taşıyan bir dernek olarak faaliyetlerini sürdürecektir. Bu misyonun ve vizyonun hepimiz tarafından benimsenmesi, sindirilmesi, sadece bir görev olarak değil, anlayış ve farkındalık olarak zihinlerde oturması derneğimizin başlıca hedefi olacaktır.
Ortaya çok karamsar bir tablo çıkmasını istemeyiz elbette. Gerek ülkemizde gerek dünyada kadınlar için yapılan oldukça güzel pozitif ayrımcılık örneklerine de rastlamak mümkün. Bunları da göz ardı edemeyiz. Pek çok kurum, çalışan annelere esnek mesai saatleri, evden çalışma opsiyonu, hamilelik koçluğu, yeni doğan desteği, kadın liderlik programları, ücretsiz kreş hizmeti, işe alımda kadına öncelik verme, kız öğrencilere burs imkânı verme gibi projelerle bu konuda çok güzel işlere imzalar atmakta.
Ayrıca iş dünyasında yapılan araştırmalara bakıldığında sadece erkeklerin değil kadınların da birbirine ayrımcılık yaptığına tanık olduğumuz durumlar da var. Yapılan bir araştırma, işverenlerin kadın çalışanlarına yaptığı ayrımcılığın yanında hem cinsler arasındaki birbirini çekememe, birbirinin ayağını kaydırmanın da çok yüksek olduğunu göstermektedir. Bu noktada, kadınların kendi aralarındaki dayanışma ruhunun ön plana çıkarılması da derneğimizin amaçları arasında olacaktır. Kadın, yaratılışı gereği biraz daha duygusal olabilen bir varlık olabilir.
Annelik, eşlik gibi görevlerinden dolayı kadınlar duygusal olma eğilimini daha fazla taşıyor olabilir. Bu durum iş hayatında bir bahane olarak kullanılıp ekip kurma ve yönetici olma gibi konularda erkeklerin daha başarılı olduğu ifade edilmekte ve terfi aşamasında bu durum kadının önüne bir engel olarak çıkmaktadır. Oysa ki, kadının hem analitik hem sezgisel anlamda yeteneklerinin olması kadın için bir dezavantaj olmaktan ziyade hem ekibi hem kurumu için de avantaj olabilecek bir durumdur. Kadınlar, ekibinin ihtiyaçlarını daha iyi analiz edip, daha duyarlı yaklaşarak çalışanlarda daha yüksek bir iş tatmini yaratma potansiyeline sahiptir aslında.
Ayrıca kadınların görüntüsünden dolayı yargılanması, sözlü bazı tacizlere maruz kalması, bazı işlerin (çay-kahve hazırlama) kadın işi olarak görülüp erkek çalışanlar tarafından hiçbir zaman yapılmaması, işe alım görüşmesinde kadınlara “çocuk düşünüyor musunuz?” sorusunun sorulması gibi daha onlarca problemin yaşandığı iş hayatında genel olarak zihinlerde bir dönüşümün yapılması derneğimizin asıl ve en önemli hedefi olacaktır. Cinsiyete dayalı herhangi bir ayırım, dışlama, kısıtlama her iki cins için de kabul edilemeyecek bir durumdur. Bir kurumda sadece kadın çalışanların olması da erkekler aleyhine bir ayrımcılıktır. Pozitif ayrımcılıktan kasıt, bir pozisyon için eşit yetkinlikteki kadın ve erkekten kadın olanı seçmektir. Ama o pozisyon için yetkinliği olmayan bir kadını yetkinliği olan bir erkeğe tercih etmek kabul edilemeyecek bir durumdur. Dernek olarak bu farkındalığı yapacağımız çalışmalarda göz önünde tutacağımızı ve eşitlik prensibinin ters işleyerek mağduriyetler yaratmasına izin vermeyeceğimizi belirtmek isteriz.
SEMA TÜFEKÇİLER
KASIDER YÖNETİM KURULU BAŞKANI